AB-I HAYAT MI, GENÇLİK SERUMU MU?
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm.Dr. Ümmügülsüm Doğan Duran, Gençlik Serumu ve tarihçesi hakkında kozluhaber.com özel açıklamalarda bulundu.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm.Dr. Ümmügülsüm Doğan Duran, Gençlik Serumu ve tarihçesi hakkında kozluhaber.com özel açıklamalarda bulundu.
Bengi su, Ab-ı Hayat suyundan içip de ölümsüz olmak isteyen krallar, güzel kalmak isteyen
kraliçeler, aşk masallarının güzelliğini bu suya borçlu olan kahramanları, Hz Hızır’ın
ölümsüzlüğünün sırrı……
Mitolojilere, masallara konu olmuş âb-ı hayat, insanoğlunun genç kalma isteğinin bir simgesidir aslında. Ölümün kaçınılmaz olduğunu bilse de her zaman daha güzel ve genç kalmak isteyen Ademoğlu, kimi zaman doğa üstü inançların getirdiklerini kimi zaman bilimsel yaklaşımları içeren geniş bir yelpazede bu gayretini sürdürmüştür. Antik Mısır’da Kleopatra’nın eşek sütü ile banyo yaptığı, Çin krallarının altın tozu veya civa
içerek genç kalmak uğruna zehirlendikleri anlatılır. Neyse ki günümüzde ve yakın çağlarda daha bilimsel ve akılcıl yaklaşımlarla insanoğlu bu çabasına devam ediyor. Elbette devam etmeli. Çünkü yapılan çalışmalarda özellikle gelişmiş ve hatta gelişmekte olan ülkelerde bile yaş ortalamasının artmakta olduğu gösterilmiş. Tabi ki ağrısız ve daha genç görünümlü yaş almayı kim istemez? Sadece ileri yaşlar için de değil. Özellikle modern şehir hayatının koşturmacası arasında boğuşan genç popülasyonda da kronik yorgunluk, odaklanamama, uyku düzeninde bozulma ve tüm bunların sonucunda da erken yaşlarda cilt kalitesinde bozulma, hızlı yaşlanma, kanser ve diğer bir çok kronik hastalıklara açık hale gelme riskleri artmaktadır. Günümüzde, yeterince beslendiğimizi düşünüyor olabiliriz. Ya da yeterince uykuma dikkat
ediyorum hatta sigara içmiyorum, alkol almıyorum diyebilirsiniz. Her şeye özen gösterdiğini düşünenlerde dahi görebildiğimiz çağın vebası olan hastalıklar: Kronik yorgunluk, beyin sisi, fibromiyalji, otoimmün hastalıklar, diyabet, tansiyon, erken yaşta inme ve kalp krizleri, kanser, alzheimer, parkinson ve beklenenden erken sürede cilt kalitesindebozulma...
Beslendiğimizi, sağlığımıza özen gösterdiğimizi düşünsek de bu hastalıklar kimi zaman gelip bizi bulabiliyor. Bazen genetik yükümüzün ağırlığı, bazen ve hatta çoğu zaman epigenetik durumlar bu hastalıkları kaçınılmaz hale getirebiliyor.
Epigenetik Nedir ?
Epigenetik; aileden genlerimizle iyi ya da kötü ne taşıyor olursak olalım; yaşantınız, yedikleriniz, yemedikleriniz, stres durumunuz yani çevresel faktörler sizin ilerde karşılaşma ihtimaliniz olan hastalıkları belirleyebilmektedir. Çağın koşturmacası arasında her zaman tüm bu faktörleri yönetmek mümkün olamamakta ve işte bu dönemlerde doktor tavsiyesi, hızlı müdahalelere ihtiyaç duyabilmekteyiz. Bu destek kimi zaman ağızdan alınan takviyeler, kimi zaman ise damardan verilen tedavi yöntemleri olabilmektedir. Evet tabağa konmayan, çatal- kaşıkla yenilmeyen, vücudun kendi yapısında da var olan ancak vücuda yeterli alamadığımız veya alsak da kullanamadığımız bazı takviyeler….Onlardan birisi de NAD ( Nikotinamid Adenin Dinükleotid), günümüzde nam-ı diğer ‘gençlik serumu’ diye bilinen damardan alınan
bir tedavidir.
Lisede biyoloji derslerinden hatırlayacağımız mitokondriler, hücrelerin enerji üretim yeri olan organelleridir. Tıpkı bir enerji fabrikası görevi görür. Mitokondride gerçekleşen oksitlenme ve
indirgenme reaksiyonlarında rol oynar ve bu reaksiyonlar sonucunda hücre yaşamı için gereken enerji açığa çıkar. Niyasin denilen B3 vitamini ve nükleotid kompleksinden oluşan, hücre içi enzimatik reaksiyonlar için kilit rol oynayan NAD, yağ ve karbonhidrat metabolizması için olmazsa olmaz bir koenzimdir. Yaşlanmanın yavaşlatılmasını, enerji metabolizmasının düzenli işleyişini sağlar.
Genellikle haftada bir defa 4 veya 5 seansta, tek başına veya diğer damardan tedavilerle kombine kullanabildiğimiz bir tedavidir. Anti-aging etki, hücre yenilenmesi, nörolojik hastalıkların tedavisi veya bu hastalıkların yavaş ilerlemesine katkı, odaklanma problemi, beyin sisi, fibromiyalji, enerji düşüklüğü kullanım alanı olan hastalar ve hastalıklardır. Her birey için işleyen bir takvim mevcut. Takvimin yaprakları ilerledikçe herkesin olduğu yaşın en iyi versiyonu olma şansı da mevcut. Kime, ne zaman, neyin, ne şekilde uygun olduğunu öğrenmek için doğru adımlar atmak ise en önemli aşama. Sağlığınız için doğru ve gerçekçi arayışlara girin.
Çağın âb-ı hayatından yudumlamanız dileğiyle sağlıcakla kalın.
Benzer Haberler
AB-I HAYAT MI, GENÇLİK SERUMU MU?
SELÇUK TIP’TAN 185 GENÇ DOKTOR MEZUN OLDU
NE KADAR SU İÇMELİYİZ?
HASTA YAKINI KONUK EVİ YOĞUN KATILIMLA HİZMETE AÇILDI
GENÇLİK AŞISI İLE IŞILDAYIN
UZM.DR. KÜBRA ERTAN 10’DAN SONRA PROGRAMINA KONUK OLDU
PROF. DR. KARAKAYA, GIDA ZEHİRLENMELERİNE KARŞI UYARDI
DİŞ SAĞLIĞINI OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEYEN DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR